Alİ çİMEN

Soğuk bir kış günü İstanbul'un Üsküdar semtindeki Zeynep Kamil hastanesinde gece yarısı doğmuşum. Galiba o yüzden kendimi bildim bileli geceleri çok severim. Asya yakasında doğdum ama Avrupa yakasında, bana göre dünyanın en güzel ve en özel yerinde; Sultanahmet’te büyüdüm.
 

Etrafında oynadığım Ayasofya’nın, Topkapı Sarayı’nın ve Dikilitaş’ın gölgesinde dünyayı merak ettim; tarihi sevdim. Yetmişlerin İstanbul'unda bir şeyi daha çok sevdim: Rengarenk otobüsleriyle Sultanahmet'e akın eden Avrupalı turistlerin dillerini. O günlerden itibaren tarih, yabancı diller ve her yönüyle hayatın kendisi, en büyük tutkum oldu. Yaşıtlarım gibi pul koleksiyonu yapıp, terli terli su içerken, bir yandan da gazete küpürleri topluyordum. Neler oluyordu dünya dedikleri bu yerde böyle?
 

Yıllar geçti, büyüdüm. Dünyaya olan merakım çocukluk hayalim olan gazeteciliği, tarihe olan özel ilgimse tarih kitapları yazarlığını doğurdu. Yerkürenin etrafında dolaştım durdum; farklı kültürler, milletler ve ülkeler gördüm. Gördükçe meraklandım, meraklandıkça araştırdım. Okudum, duydum, hissettim de. Tüm renkleriyle insanı ve dünyayı keşfederken, kendimi buldum.
 

“Tüm bunları, ya da kısaca 'insanı' nasıl anlatırım?” diye sorarken, ''Tarihi Değiştirenler Serisi'' ortaya çıktı. Onu tarihin belirli dönemlerini mercek altına alan "Kısa Tarih" serisi izledi. Sonrasında gizli servisler ve diğerleri...
 
Yıllardır yerküreyi dolaşıyor; Amerika’dan Çin’e, Rusya’dan İngiltere’ye; siyasetçiler, bilim adamları ve tarihçilerle görüşüyor, arşivlerde soluklanıyor; gazetecilik yapıp, tarih kitapları yazıyorum. Gazeteci kimliği ve gözüyle tarihin heyecan verici sokaklarında geçmişin izlerini sürüyor, sizi de bu yolculuğa ortak olmaya çağırıyorum. Ama çağrım tarihle sınırlı değil. Yaşanmışlar kadar, yaşanabilecekler ya da yaşanmasını hayal ettiklerimiz de cezbediyor beni. Ben bir dünyaperestim. O yüzdendir ki, roman da yazıyorum. Şimdilik sadece bir romanım var. Ama eminim ki sayıları artacak. Dilerim romanlarımı da seversiniz...