Ali Çimen
İsrail neden durdurulamaz?

Çok basit. İsrail, soykırım mağdurlarının kurduğu bir ülkedir. Dünya tarihinin gördüğü en büyük sistematik kıyımlardan biri olan Soykırım, öyle ya da böyle, tüm Yahudileri ömür boyu sürecek bir travmayla başbaşa bırakmıştır. Bu travmanın boyutlarını anlayabilmek için, başta Ausschwitz olmak üzere soykırımın gerçekleştirildiği yerleri ziyaret edip, internette beş dakikalık bir arşiv çalışması yapmak yeterlidir. Kolay değil, baya baya fırınlarda yakılan yüzbinlerden bahsediyoruz. Bu olay, geride kalanlarda, hoşumuza gitmese de, akıl almayacak ve genellikle mantık ve insaf sınırlarını zorlayan bir savunma mekanizması geliştirmiştir. Şu malum Never Again(Bir Daha Asla) kalıbı, sanıldığı gibi batının Soykırımdan duyduğu utanç ve vicdan azabıyla dile getirdiği bir irade beyanı değildir. Zaten bunu Bosna'da yaşanan kepazeliklerde de gördük. Bir Daha Asla mantığını içselleştiren, Yahudilerin kendisidir. Bunun Türkçesi şudur: "Bir daha ne olursa olsun, ne pahasına olursa olsun, başımıza gelenlerin tekrar etmesine izin vermeyeceğiz!" Bütün bu vicdansız eylemlerin, dünyaya kafa tutan politikaların ve her seferinde aşırı güç kullanmaktan kaçınmayan askeri zihniyetin ardında yatan temel mantık budur. Dünün mazlumunu bugünün zalimi yapan temel felsefe budur. O yüzden sadece dünya'daki değil, güneş sistemindeki tüm Birleşmiş Milletler bir araya gelip kınasa, İsrail bu politikasından vazgeçmeyecektir. İsrail, aklı başında sağduyulu vatandaşlarını bir kenara bırakıp rejimine ve kurucu felsefesine eğilirsek, takım elbiseli bir piskopattan başka bir şey değildir. Sokakta bali çekip milleti falçatalayanlardan farkı, dışardan bakıldığında gayet düzgün ve aklı başında bir 'görüntü' vermesidir. Ama kendisiyle muhattap olan herkes, başta Amerika olmak üzere, aslında herkes onun bir 'deli' olduğunu ön kabulle hareket eder. Malum; delidir ve ne yapsa yeridir. Bunu yazması çok zor ama ne yazık ki Türkiye de, hatta bırakın Türkiye'yi, hamisi olduğunu düşündüğümüz Amerika da İsrail'den korkmaktadır. Malum, hayatta en tehlikeli insan ölümden korkmayan, kaybedecek bir şeyi olmayan insandır. İsrail'se, tam olarak böyle bir ülkedir. "Ölmeden cehennemi yaşamış bir ulusuz, bundan sonrası vız gelir tırıs gider" havasında olmasının sebebi budur. Ve herşeyden önemlisi, bu ülkenin yaklaşık 200 kadar nükleer bombası vardır. Pek dillendirmeseler de, Amerikalılar da, "Bu adamların gözü kara, gözleri dönerse, bize bile atmaktan çekinmezler" mantığıyla hareket etmektedir. Diğer bir korkusu da, İsrail'e çok baskı yapması durumunda, İsrail'in Ortadoğu'yu cehenneme çevirmesi ihtimalidir ki, inanın bu ihtimal çok ama çok yüksektir. İsrail her ne kadar batının kayıtsız şartsız desteğini almış olsa da, başta yine batı olmak üzere, tüm dünyaya öfke duymaktadır. Çünkü Yahudiler, kendilerinin göz göre göre soykırıma tabi tutulduğunu ve dünyanın buna seyirci kaldığına inanmaktadır. Özellikle İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru müttefikleri toplama kamplarındaki rezilliklerden haberdar etmelerine ve hatta kampların 'bombalanması' için yalvarmalarına rağmen, müttefikler önceliği Alman ordularının mağlup edilmesine vermiş, kamplardakilerin kurtarılmasıysa en sona bırakılmıştır. Zaten kamplara ulaştıklarında karşılaştıkları manzarayı da gayet iyi biliyoruz. Özetle bu çerçevede İsrail'in hiç bitmeyen bir kini ve moral açıdan üstünlüğü, batınınsa hiç bitmeyecek bir utancı vardır. Bu da 'kayıtsız şartsız destek' olarak nakde çevrilmektedir. Araplara gelince. İsrail kurulduğundan bu yana onlarca kez savaş açmış ve bir keresinde hariç, hep İsrail'den dayak yemişlerdir. Onlarda da bir başka travma; "dayak yeme ve aşağılanma travması" gelişmiştir. Özetle, kimse Arap ülkelerinden bir hayır beklemesin. Körfez Araplarıysa zaten, tamamen steril bir hayatı tercih etmiştir. At yarışları, yat yarışları, formula yarışları vb. Konuşmaya bile değmez. Bölgenin diğer bir gücü İran'sa, esip gürleyen ama bir türlü yağmayan bir güçtür. Bu bir benzetme tabi, yoksa aklı başında kimse 'yağmasını' ve ortalığın cehenneme dönmesini istememeli. Bu coğrafyanın en son ihtiyaç duyduğu şey, yeni ve daha büyük bir savaş. Üstelik İran'ın başında, hangi nedenle böyle yaptığı bilinmez, iki de bir "Yahudi Soykırımı palavradır, böyle bir şey olmamıştır. İsrail haritadan silinmelidir." gibi tuhaf demeçler veren bir de cumhurbaşkanı vardır. Bir yanda zihnen hasta, oldukça acımasız ve güçlü ve bir türlü geçmişte yaşadığı kıyımı unutamayan (ki sanırım bu konuda suçlanmamalı) bir İsrail, diğer yanda güçsüz, korkak ve yine bir o kadar hastalıklı İslam dünyası. Tek yapabildiğimiz, büyük bir aymazlık ve insan onuruna yakışmayan şekilde 'Hitler'in ruhuna' methiyeler düzmek, facebook profillerinde İsrail bayrağı çarpılamak ve halen içeriğini çözmekte zorlandığım 'Yahudi kavmine lanet okuma' egzersizleri. Uzun lafın kısası, bu bölge baştan uca hasta. Ve ne yazık ki, ortada ne bir ilaç ne de hünerli bir doktor görünüyor. İnşallah, yardım gemilerinde şehid olan insanlık aşığı kardeşlerimiz, çözümü zorlayacak yeni bir dönemi başlatabilmişlerdir...
Ali Çimen